Kahramanımız kimsesiz bir kuş yavrusu olarak dünyaya gözlerini açar. Kimsesi olmadığı gibi bir ismi de olmayacaktır film boyunca. Uğur böceği Bug, kendisine annelik yapar ve büyütür. Günü geldiğinde de uzaklara uçması için cesaretlendirmek ister ama kahramanımız biraz korkaktır. Sonbahar geldiği için Afrika’ya göç etmeye çalışan bir kuş sürüsünün lideri hayatını yitirir. Yanlış anlaşılmalar sonucunda Sarı Kuş, grubu Afrika’ya götürme görevini üstlenir. Bugüne kadar yuvasından ayrılmamış küçük bir kuş için çok büyük bir yolculuk ve sorumluluk olacaktır bu.
Filmimizin hikayesi kimsesiz bir kuş yavrusu üzerine inşa edilmiş. Maceradaki ana unsur ise sonbaharın yaklaşması nedeniyle gerçekleşmesi gereken göç. Hiç yuvasından çıkmamış ve kişilik olarak çekingen ve korkak bir yapıya sahip bir kuşun bir anda bu görevi üstlenmesi çok da inandırıcı olmayan sebeplere dayandırılmış. Senaryo hem çıkış itibariyle hem de ilerleyiş itibariyle bu yüzden biraz sıkıntılı. Filmin kötü karakteri olarak da demir kuşları yani uçakları seçmiş yönetmen.
Minik Kuş, görüntüler ve yapı itibariyle geçen yıl ülkemizde vizyona giren Zambezia (Kuşlar Şehrinde Macera) filmini anımsatıyor. Christian de Vita’nın yönettiği Fransa – Belçika ortak yapımı animasyon, çocuklar için iyi bir seyirlik olabilir ama yetişkinlere hitap ettiği söylenemez.
1983 yılında dünyaya geldi. 2014 yılında “Animasyon Sineması ve Hayvan Karakterleri”, 2017 yılında “İntihar Teorisi” (roman) ve 2020 yılında “Animasyon Sinemasının Yüz Yılı” isimli kitapları yayınlandı. Okumaya, izlemeye ve yazmaya devam ediyor.