Bu yıl 7. kez düzenlenen Canlandıranlar Film Festivali tamamlandı. Bu üç günlük süreçte bir uzun metraj animasyon film ve seksene yakın kısa animasyon film izledik, ayrıca üç güzel söyleşi gerçekleştirildi.
1.Gün
Perşembe günü 12.30’da başlayan ilk seansta kısa film yarışması için başvurup finale kalamayan adaylardan yaklaşık 30 filmlik bir seçki izledik. Deneysel ve stop motion ağırlıklı olan bu seçkide bazı filmler vasata yakın olsa da finali zorlayacak kalitede de yapımlar mevcuttu.
15.00’de başlayan ikinci seansta geçmiş yıllarda Yetenek Kampı bünyesinde hazırlanmış kısa animasyonlardan oluşan çok başarılı bir seçki izledik. Birçoğunu internette izlemiş olduğum bu filmleri beyazperdede yeniden izlemenin keyfini yaşadım.
Saat 18.00’de animasyon sinemamızın en büyük ustalarından Meral Erez’le bir söyleşi gerçekleştirildi. Meral Erez’i, eşi Cemal Erez’le birlikte hazırladığı İpler, Haset ve Bakanı Kutlarken isimli kısa animasyonlarıyla tanıyordum zaten ama daha önce tanışma fırsatı bulamamıştım. İki saate yakın süren keyifli sohbetin ardından hem Meral Hanım’la hem de Cemal Bey’le tanışıp sohbet etmek benim açımdan festivalin en güzel dakikaları oldu.
İlk günün son seansında Michel Ocelot’un son uzun metraj filmi olan Dilili a Paris’i izledik ve günü tamamladık.
2. Gün
Cuma günü 15.00’te başlayan seansta Polonya kısa animasyon filmlerinden oluşan hepsi birbirinden başarılı 10 filmlik bir seçki izledik. 18.00’de ise 3. Canlandıranlar Kısa Film Yarışmasında finale kalan 19 filmi izledik. Finalist yönetmenlerin hepsini tebrik etmek lazım. Bu filmler içerisinde yurtdışı festivallerinde ödül alma potansiyeli olan çok başarılı filmler de vardı.
Ayşe Ünal, Feride Çetin, İpek Torun, Ramize Erer ve Sevinç Baloğlu’ndan oluşan jüri üç dalda ödül verdi bu yıl.
En İyi Film kategorisinde iki film ödüle layık bulundu. Sine Özbilge ve İmge Özbilge’nin yönettikleri “#21 XOXO”, en iyi film ödülünün sahibi oldu. Ekin Koca’nın yönettiği Çapraz Ateş ise en iyi filmin yanı sıra en iyi senaryo ödülüne de layık görüldü. En iyi animasyon tekniği ödülü ise Aycan Başar’ın yönettiği R.I.P. Privacy’nin oldu.
Ödül alamamış olsa da Gökalp Gönen’in yönettiği Avarya da finale kalan filmler içerisinde en dikkat çeken yapımlardan biriydi. Avarya’nın ilerleyen süreçte birçok ödül alacağını düşünüyorum.
Ödül töreninden önce bu yıl yetenek kampında hazırlanan Zeynep Kurtuluş’un yönettiği Benim Dünyam ve Hilal Şimşek’in yönettiği Bulutların Üstünde isimli kısa filmleri de izledik.
3. Gün
Cumartesi sabah seansında yer alan çocuklar için kısa filmler seçkisine katılamadım. 15.00’te çok önemli kısa animasyon filmler yönetmiş olan 4 kadın yönetmen; Melis Balcı, İdil Ar, Melis Bilgin ve Özgül Gürbüz’le zamanın su gibi aktığı güzel bir söyleşi gerçekleştirildi. Sonradan aralarına Berna Gençalp’in de katıldığı bu ekiple gerçekleştirilen yaklaşık iki saatlik söyleşinin ardından halen seyircilerin soracağı sorular ve konuşmacıların anlatmak istediği konular kalmıştı.
18.00’de festivalin onur konuğu Portekizli kadın yönetmen Regina Pessoa’nın seçtiği, yine kadın yönetmenler tarafından hazırlanmış Portekiz yapımı kısa animasyon seçkisi izledik. Hem ben hem de birçok seyirci ilk defa Portekiz yapımı animasyon filmler izleme şansı elde etmiş olduk böylece.
Regina Pessoa’nın seçtiği filmlerin ardından kendi yönettiği filmleri de izledik ve söyleşi aşamasına geçtik. Çok sıcak ve samimi bir söyleşi oldu. Regina Pessoa, sinemasının şifrelerini ve hayat hikayesini bizimle hiç çekinmeden paylaştı.
Berat İlk ve Canlandıranlar ekibine sorunsuz bir şekilde tamamlanan ve her saniyesi dolu dolu geçen bu güzel festival için teşekkür ediyoruz. Canlandıranlar’ı sadece bir festival olarak göremeyiz aslında çünkü yetenek kampı 9. kez, kısa film yarışması da bu yıl 3. kez düzenlenmiş oldu.
1983 yılında dünyaya geldi. 2014 yılında “Animasyon Sineması ve Hayvan Karakterleri”, 2017 yılında “İntihar Teorisi” (roman) ve 2020 yılında “Animasyon Sinemasının Yüz Yılı” isimli kitapları yayınlandı. Okumaya, izlemeye ve yazmaya devam ediyor.