Biraz kendinizden bahseder misiniz?
1. Ankara’da doğup büyüdüm. Ankara Güzel Sanatlar Lisesi’nden sonra Anadolu GSF Animasyon Bölümü’ne girip 9 senede mezun oldum 🙂 Tabi 4. seneden sonra Sinefekt Post Prodüksiyon’da çalışmaya başladım. 8 seneden sonra (arada bir de 4 aylık Dubai macerasını saymazsam), kendi projem olan Nane ile Limon’u (isim babası Çagrı Bayraklı’dır), o sıralar emekleme döneminde olan Cordoba’ya getirerek, oradaki arkadaşlarımın da yoğun emeği sayesinde TRT Çocuk kanalına satmayı başardıktan beridir de Cordoba Animasyon Stüdyosu bünyesinde yönetmenlik yapmaktayım.
Animasyonun hayatınıza etkileri nelerdir?
2. Hayatımda uzun süredir animasyon olduğu için, etkilerini ayırt edemeyeceğim ama animatörler genelde güzel insanlar diyebilirim 🙂 Onlarla olmaktan mutluyum.
Bir Yönetmen olarak çalışma yönteminizden bahseder misiniz?
3. Projesine göre değişiyor açıkçası ama genelde çıkmazlarda verilen kararlardan sorumlu oluyoruz yönetmen olarak. Senaryoyu yazdığımız zamanlar da oluyor, hiç karışmadığımız zamanlar da. Bazen sadece kurgu yaparız, bazen setinden rigine kadar girişmemiz gerekir. Yine de çoğunlukla iş kendi kendine ilerliyor çizgi dizi projelerinde. Herkesin görevi belli ve buna zamanla alışıyorlar.
Bir dizi veya film projesindeki mevcut süreçten bahseder misiniz?
4. Film ve dizi projelerinin çalışma sistemi farklı aslında. Filmlerde bir defa kullanılacak materyaller yaratıldığından, karakterinden ışığına özel ilgi gösterilip, tabi yine deadline’a göre sahneler etüd edilebiliyor. Ancak dizi uzun ve bol tekrarlı bir çalışma süreci gerektirdiğinden, en genele uyacak yöntemleri tercih etmek bana mantıklı geliyor.
Senaristin gönderdiği metin, senaryo danışmanı tarafından onaylandıktan sonra bize gelir ve storyboard çizilmeye başlanır. Generalist’ler o senaryo üzerinden, bölüme özel modellenecek veya riglenecek ayrıntıları çıkarır ve üzerinde çalışmaya başlarlar. Bu arada biz bölümün seslerini alırız. Storyboard artist, sesleri dizerek, lead animatör’e bir pdf ve bir animatik verir. O da animatörlerinin durumuna veya iyi olduğu noktalara bakarak sahneleri dağıtır. Bu arada generalist’ler animatörün ihtiyacına göre sahnelerde veya karakterlerde düzenlemeler yapar, bir yandan da bir sonraki bölümün modelleri ile uğraşır. Sahneler bittikten sonra biz alıp kurgulamaya başlarız. Kamerasıyla oynarız, sahne ekleriz çıkarırız vs. Bir grup da sahneleri render için hazırlar. Bu arada henüz taslak halde olan film ses teknisyenimize gider ve efektler, müzik vs konur. Son olarak render edilmiş görüntüler ve bitmiş ses ile birleştirip yollarız.
En kısa bu kadar anlatabilirdim sanırım.
Türkiye’deki animasyon sektörü hakkında ne düşünüyorsunuz?
5. Türkiye’deki animasyon sektörü henüz çok yeni, umarım hızla gelişme ortamı bulabilir. Üzerine konuşmak için henüz erken diye düşünüyorum.
Nane ile Limon gibi projelerin Türkiye’deki animasyon sektörüne etkisi nedir?
6. Nane Limon olsun, Ankara’daki arkadaşların yaptığı Keloğlan olsun, Harika İşler Takımı olsun vs, bunların hepsi zaten bu sektörün oluşmaya başlamasını sağlayan yapımlardır. Etkisi budur yani 🙂
Sinema , Reklam veya Dizi projelerinden hangisinde çalışmayı tercih edersiniz? Diğerlerinin dezavantajları nelerdir?
7. Reklam oldukça yıpratıcı bir alan olduğundan artık tercih etmiyorum. Ancak özellikle generalist olmak isteyenlerin mutlaka büyük bir stüdyoda tecrübe kazanmaları gerektiğini düşünüyorum. Reklam tam generalist işi çünkü. Hiç bir animasyon stüdyosunda öğrenemeyeceğiniz teknikleri, reklam işinde çalışırken (bazen mecburen) öğrenmek zorunda kalıyorsunuz. Film işi ise eğer film güzelse oldukça keyifli geçebiliyor. Üstelik sıkılsanız bile yakında biteceğini biliyorsunuz ve o noktadan sonra geri dönmeyeceği de kesin oluyor 🙂 Tabi yapım süresi reklama göre uzun olduğundan bazı teknikleri etüd etmenizi sağladığından gelişmeye faydası büyük. Çizgi dizi yapmak ise, çalışanlar specialist olarak ayrıldıkları için görece daha kolay ancak uzun sürdüğü için zaman zaman bıktırabilen bir alan. Ancak onun da avantajı reklamdakine benzer bir şekilde pratik olmayı öğrenmek.
Animasyon yönetmeni olarak Türkiye’de yapılmış diğer dizi projeleri hakkında ne düşünüyorsunuz?
8. Her kim animasyon yapıyorsa yapmaya devam etsin, hepsine başarılar diliyorum.
Türkiye’de sektördeki eksikler sizce nelerdir ?
9. Animasyon sektörü’nden bahsediyorsak henüz olmadığından, varolan sıkıntıları da emeklemenin doğal sonucu olarak görüyorum. Tek diyebileceğim daha fazla müşteriye ihtiyacımız olduğu. Tek korkumsa fiyatlandırma politikalarının daha yeni doğan sektörü erkenden öldürmesi.
Türkiye’deki animasyon eğitimi hakkında ne düşünüyorsunuz?
10. Sanatın herhangi bir türü insanımız tarafından ilgi görmediğinden, animasyon eğitiminin de buna paralel olarak pek gelişmiş olduğunu düşünmüyorum. Daha çok yerinde sayıyor gibi ve kişisel çabaya bağımlı. Neyse ki artık internet gibi bir kaynak var.
Yeni başlayan animatörlere tavsiyeniz nelerdir?
11. Bahane uydurmak yerine çalışsınlar, yurtdışında böyle olduğundan biz yapamıyoruz hacı demesinler. ya hayatından fedakarlık edersin ya da işinden. Kendini kapayıp, çalışıp bir yerlere gelebilmiş bir sürü insan tanıyorum.
Sizin için işte budur diyebileceğin animasyon hangisidir?
12. Ren&Stimpy
Favori animasyon karakteriniz nedir?
13. Ren Hoek
Kariyerinizdeki bir sonraki adım nedir?
14. Yeni bir proje daha üretmek.
Emekli olduktan sonra ne yapmayı planlıyorsunuz?
15. Karı kız peşinde koşucam 🙂
Playstation mı ? X-Box mı ?- Max mi ? Maya mı ?- Coca Cola mı? Pepsi mi? -Araba mı? Motorsiklet mi? – 2d mi? 3d mi?
16. Oyun oynamayı sevmiyorum, Maya, Coca Cola, Hayabusa, farketmez 🙂
İLGINİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER İÇERİKLER
Hüseyin GÜLGEN Eskişehir Anadolu üniversitesi Çizgifilm Animasyon bölümü mezunu 2009 , şu anda Anima İstanbul‘da karakter animatörü olarak çalışmakta