animschool

Özgür Aydoğdu ile Karakter Rigleme Üzerine…

Türkiye’nin en iyi karakter TD’lerinden Özgür Aydoğdu ile bir ropörtaj yaptık.

Ozgur_Aydogdu

Bize biraz kendinden bahseder misin?

Aslen Ankara’lıyım, ilkokul, ortaokul ve lise yıllarım hep Ankara’da geçti. Oldum olası teknik konulara, bilgisayara, programlama işlerine hep bir yatkınlığım, merakım vardı. Bu yüzden de üniversitede  Bilgisayar Mühendisliği’ni seçtim. Ama üzerine gidip Yazılım Mühendisliği master’ı yapıp, simülasyon yazılımı yapan bir şirkette işe de girince;, anladım ki bu kadar teknik işler bana göre değil. Mutlaka daha görsel işler yapmam gerektiğini düşünüp, daha önce de hep merakım olan modelleme, basit rig/animasyon işlerine daha fazla ağırlık vermeye başladım. İşten arta kalan zamanlarda hazırladığım portfolyo ile,  2006’da 1000 Volt Post Prodüksiyon’da işe girdim; ve böylece ben de sektörün merkezi  olan İstanbul’a gelmiş oldum. 5 yıl boyunca  1000 Volt’ta 3D Generalist olarak pek çok reklam ve sinema projelerinde çalıştıktan sonra, 2011 yılında freelance çalışmaya başladım. Bu süreçte Blinky Bill filminin ve Animation Mentor’un karakterler riglerini yaptım. 2012 Haziran’dan bu yana da  Anima  Istanbul’da, stüdyonun ilk uzun metraj animasyon filmi “Kötü Kedi Şerafettin” projesinde Lead Character Rigger olarak çalışıyorum ve bir yandan da Animation Mentor’a rigler yapmaya devam ediyorum. Bunun dışında sinemayı yakından takip etmeye çalışıyorum, fotoğraf çekiyorum.

3D işine nasıl merak sardın?

Kendimi bildim bileli sürekli bir şeyler karalarım, sektördeki çoğu kişi gibi benim de ortaokul-lise defterlerim sayfalarca animasyonlarla doludur (bir çoğunu hala saklıyorum:) 90’lı yıllarda Toy Story, A Bug’s Life gibi filmlerden çok etkilendiğimi hatırlıyorum.
Daha sonra ilk bilgisayarımı alınca, etrafımda gördüğüm her şeyi modellemeye başladım. Üniversite yıllarında ufak tefek 3D işleri yapan grafik ajanslarında çalıştım, bir yandan da yine freelance olarak mimari görselleştirme işleri için modeller yapıyordum.

Ozgur_Aydogdu_Extra

 Özellikle rigging’e yönelmen nasıl oldu?

Generalist olarak çalıştığım yıllarda işin hemen her aşamasında çalışma fırsatı buldum. Aslında, ilk başta daha çok modelleme ağırlıklı çalışıyordum, sonrasında bazı işlerde ufak tefek animasyonlar da yaptım, ancak bir şekilde- sanırım kendim de en çok ondan keyif aldığım için- zamanınımın çoğunu rigle geçirmeye ve  “rigci‘ olarak anılmaya başladım. Rigin bana göre keyifli tarafı işin hem sanat hem de teknik boyutunun müthiş bir buluşma noktası olması, sanırım kendimi rigging’e daha yakın hissetmemin en önemli sebebi de bu.
Bununla birlikte, fark yaratmak için dünyanın diğer yerlerinde olduğu gibi, burada da bir konuda uzmanlaşmanın faydasına inanıyorum. Bu yüzden her ne kadar Generalist olarak çalışmanın bana çok şey kattığına inansam da,  kendimi geliştirmek, zorlamak, daha farklı şeyler denemek için boş zamanlarımda kendi projemi, “Cenk”i yapmaya koyuldum. (Bu arada karakterin adının Cenk olması tamamen bir tesadüf. Konunun, o sıralar bütün gün yan yana çalıştığımız Cenk Köksal’la hiç bir ilgisi yok 🙂

 “Cenk” projesinde neleri hedefledin?

Projeye başlarken amacım, karakter tasarımından modellemesine, riginden animasyonuna kadar her adımı bana ait olan, uzun metraj kalitesinde bir karakterle kısa ve komik hikayeler anlatmaktı. Aslında zaman kısıtının ve çalışırken ettiğimiz diğer şikayetlerin olmadığı bir projede işi ne kadar ileri götürebilirim sorusunun cevabını arıyordum. Proje boyunca bilmediğim bir çok şey öğrendim, denemek istediğim ama fırsat bulamadığım bir sürü şeyi denedim ve baştan hiç aklımda olmayan bir çok özellik ekledim. Kişisel ve bağımsız projelerin bu yüzden çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Hazırladığım reel Vimeo’da yayınlandıktan sonra büyük ses getirdi, “How to Cheat in Maya 2013” kitabının konu anlatımlarında kullanıldı ve kitapla birlikte dağıtılmaya başlandı. Bunun dışında, ANOMALIA(*) animasyon yaz okulunda kullanıldı. Cenk’ten  sonra işin rig kısmına daha da çok ağırlık verdim ve sonrasında yurtdışından harika insanlarla, enteresan projelerde çalışma şansı buldum.

 

 

Sektördeki uzmanlaşma anlayışı hakkında ne düşünüyorsun?

Ben sektöre girdiğimde genelde bir kişi bir projeyi alıp başından sonuna kadar götürüyordu. Bu yöntem bazı özel durumlarda özellikle işveren için verimli olabiliyor ancak uzun vadede kalite için uzmanlaşmanın şart olduğunu düşünüyorum. Şu anda Türkiye’de durum eskisine göre çok daha iyi ve sektör yavaş yavaş uzmanlaşma anlayışına geçiyor. Bu, otomatikman çıkan işlerin kalitesini de olumlu yönde etkiliyor. Eğitim olanaklari da eskisine göre daha iyi durumda. Hem ülkemizde animasyon bölümlerinin sayısı artıyor hem de internet üzerinden çok spesifik konular üzerine, uzmanlardan online eğitim alarak insanlar kendilerini geliştirebiliyor.

Animasyon da yaptığını biliyoruz, bunun riglerine katkısı olduğunu düşünüyor musun?

Kesinlikle. Ben aslında işin her aşamasında bir şekilde çalışmış olmanın, kişinin uzmanlaştığı alana katkısı olacağına inanıyorum. Rig açısından düşünürsek, modellemeye hakim olmak lazım ki, doğru bir modelle çalışmaya başlayasın. Çünkü modelin kalitesi aslında otomatikman rigin kalitesini ve sınırlarını da etkiliyor. Bu yüzden modelcilerle aynı dili konuşmak, gerektiğinde modelde kendine göre düzenlemeler yapabilmek çok işe yarıyor. Aynı şekilde, rigi en sonunda animasyoncular kullanacağı için, animatörlerle sürekli iletişim halinde olmak, onların ne istediğini bilmek, onların kullanmaktan keyif alacağı, hem detaylı hem basit rigler yaratmak için bence çok önemli.

Animation Mentor gibi Dünyaca ünlü bir okulun yeni karakter ailesi “Tribe”ları da sen riglemişsin. Bu süreçten biraz bahseder misin?

Aslında süreç yine Cenk’ten sonra gelişti. Animation Mentor’un CEO’su Bobby Beck, Cenk’i izledikten sonra benimle yeni çıkaracakları “Tribes” karakterlerinin riglerini yapmam için iletişime geçti. Animation Mentor zaten benim hep takip ettiğim bir okuldu, Deisign’in karakter tasarımları ve proje de beni çok heyecanlandırdı. Böylece 1,5 yıl süren uzun ve keyifli bir süreç başlamış oldu.
Her karakterin kendine göre bazı zorlukları, ve özellikleri vardı. Bu nedenle hiç almadığım kadar revizyon aldım diyebilirim 🙂 Şaka bir yana, hem bu revizyonlar, hem de çalıştığım kişiler sayesinde bu projenin beni çok geliştirdiğine inanıyorum ve sonuçta da ortaya çok kaliteli işler çıktı. Öğrencilerin bu riglerle yaptığı animasyonları izlemekten çok keyif alıyorum. Bu arada bu riglerden iki tanesi (Stewart ve Squirrels) Animation Mentor tarafından bedava olarak dağıtılıyor, kullanmak isteyenler şu adresten indirip kendi animasyonlarına başlayabilirler.

 

Animation Mentor’un yeni karakter seti “Tribe”




 

Bu branşla ilgilenen genç arkadaşlara tavsiyelerin olur mu?

3D programlarını çok iyi öğrenmek, araçlara ve tekniklere hakim olmak, tutorial izlemek tabii ki çok önemli ama yaptığımız iş doğrudan görsel sanatlarla ilgili olduğundan, her animasyon sektörü emekçisi için bence en temel şey artistik gözümüzü sürekli geliştirmek. Bu yüzden hangi branş olursa olsun; renk teorisini, kompozisyonu bilmek, iyi olan bir işin neden iyi olduğunu anlamaya çalışmak, bol bol izlemek, takip etmek ve sürekli beslenmek görsel algımız için çok önemli. Günümüzde bütün sanat dalları birbirinin içine geçmiş durumda. Özellikle fotoğraf, sinema, heykel ve resimle çok şey paylaştığımızı düşünüyorum.
Rig özelinde, anatomi, modelleme ve topoloji kurallarını bilmek, animasyon prensiplerine aşina olmak ve çok tekrar eden işlemleri otomatik hale getirecek kadar scripting bilmek işleri kolaylaştıracaktır. Bunun dışında kişisel projelerin, kendi sınırlarını keşfetmek, geliştirmek ve yeni şeyler denemek için eşsiz bir fırsat olduğunu düşünüyorum.
Her işte olduğu gibi bu işte de başarılı olmak için tutkuyla çalışmak, yaptığın işten keyif almak ve kendini sürekli geliştirmek gerekiyor. Günümüzde artık internette bilgiye ulaşmak çok kolay ve inanılmaz sayıda kaynak var. Bu açıdan çok şanslı olduğumuzu düşünüyorum. Animasyon Gastesi de Türkçe içerik konusunda önemli bir boşluğu dolduruyor, kendi adıma size teşekkür ediyorum.

(*) ANOMALIA her yaz Çek Cumhuriyeti’nde düzenlenen ve Animasyon dünyasının en büyük stüdyolarından  isimlerin gelip hızlandırılmış kurslar verdiği bir organizasyon, bu işle ilgileniyorsanız kesinlikle tavsiye edebilirim.

 

ozguraydogdu.com

 

 

Myosis

Gobelins’ten yine harika bir bitirme projesi daha:

Myosis göz bebeği’nin küçülmesi durumudur. Bilinç dışı bir durumdur ve yüksek bir ışık yada korku ile tetiklenebilir.

Bu da yapım aşaması:

Yapım aşamasından bazı konsept çalışmaları:

Fethi Kaba – Çizgi Film (Animasyon) Bölümü

Anadolu Üniversitesi G.S.F. Çizgi Film (Animasyon) Bölümü Başkanı Doç. Dr. Fethi Kaba ile animasyon ve animasyon eğitimi üzerine bir ropörtaj gerçekleştirdik:

 

 

1- Bölümün tarihinden biraz bahseder misiniz?

1990 yılında eğitim-öğretime başlayan Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Çizgi Film bölümü, Türkiye’de ilk çizgi film eğitimi veren kurumdur. Bölüm, son yıllarda görsel iletişim sektörlerinde (özel televizyonlar, video, animasyon ve multimedya yapım şirketleri, reklam ajansları gibi) ortaya çıkan çizgi film sanatçısı gereksinimini karşılamak amacıyla kurulmuştur.

 

2- Sizin animasyona ilginiz nasıl başladı?

Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Tasarım 3. sınıf öğrencisiyken, 4. sınıf ana seçmeli derslerin arasında animasyon dersinin olduğunu gördüm. 3. sınıfta ödev olarak yaptığımız kitap illüstrasyonlarında karakterlerimin çizgi film karakterlerine olan yatkınlığı ve artık durağan görüntülerden farklı bir şeyler yapmam gerektiğini fark ettiğim anda 4. sınıfta ana seçmeli animasyon dersi almak istedim.

 

3- Verilen eğitimin içeriği nedir? Hangi alanlarda eğitim veriliyor?

Ders programı geleneksel çizgi film, 3 boyutlu bilgisayar animasyon ve sinema dersleri üzerine yapılandırılmıştır. Günümüzde yeni teknolojilerin ortaya çıkmasıyla çizgi film sanatı, hemen hemen otomatik üretim sürecine dönüşerek, temel ve türsel niteliğinde önemli değişikliklere uğramış ve bu sanat dalının hem görsel dil dağarcığı, hem de kullanım alanları genişlemiştir. Uzun metrajlı filmlerden kısa metrajlı filmlere, reklam filmlerinden etkileşimli cd tasarımlarında kullanılan filmlere kadar bir çok medya, çizgi filmin uygulama alanı içine girmiştir. Bütün bu uygulama alanları içerisinde bugün çizgi film sanatçısı için en önemli gelişme, çağımızın hızla değişen toplumu içerisinde kendisine “meslek” olarak bir yer bulmasıdır. Bölüm, bu alandaki sosyo-ekonomik örgütlenmeyi destekleyen bir tutumu benimsemektedir. Böylece Çizgi Film Bölümü, bu sanat dalının eğitimini vermenin yanında, onu bir meslek dalı haline getirme sorumluluğunu da üstlenmiş bulunmaktadır. Dört yıllık eğitim sonunda, sinema dili, film, video, animasyon teknikleri öğretilerek, reklam, sinema, televizyon, multimedya ve eğitim sektörlerinin çeşitli dallarında görev yapacak ve bir tek konuda uzmanlaşmış sanatçı tipinden çok, hem kavramsal hem de teknik becerileri üstün, donanımlı sanatçılar yetiştirilmesi amaçlanmaktadır.

 

4- Öğrencilerden beklentiler nelerdir?

Öğrencilerimiz, bölüme girmeden önce mutlaka bu bölümü isteyip istemedikleri konusunda doğru karar vermeliler. Animasyon zor bir alan, sadece sevmek yetmiyor. Çok çalışmak ve sabırlı olmak şart. Öğrenci olduktan sonra da sadece verilen eğitim ile yetinmeyip kendilerini de geliştirmek zorundalar. Çok film izlemeli, okumalı, teknolojiyi takip etmeliler.

 

5- Mezunlar için çalışma alanları yeterli mi?

Türkiye’de çalışma alanları; reklam ajansları ve son yıllarda açılan animasyon stüdyoları. Ancak yeterli olduğunu söylemek zor. Bu nedenle, bazı mezunlarımız yurt dışında şanslarını deniyorlar. Animasyon bir çok sanat ve tasarım alanını içinde bulunduran bir sektör. Sinema bunların içinde en başat olanı, dolayısıyla dünya sinema ve oyun sektörü kapasitesinde projelerin yapılması gerekiyor. Bunlar olduğu zaman çalışma alanları yeterli olabilir.

 

 

6- Bölüme girmek isteyenlerin yapmaları gerekenler nelerdir? Örn; YGS-LYS puanları ne olmalı?

YGS-LYS gibi puanların oranı her yıl değişkenlik gösterebiliyor. Bu Yönetim Kurulu’nun vereceği kararlarla ilgili. Ancak, değişmez olan şey; çizebilme becerisi. Bölüm özel yetenek sınavı ile öğrencilerini seçiyor. Bu konuda çok çalışmalılar. İyi çizebilmeli ve yaratıcı düşünüyor olmaları gerekiyor.

 

7- Yetenek sınavında dikkat edilmesi gereken noktalar var mı?

Yetenek sınavı, adından da anlaşılacağı üzere yeteneğe bağlı bir sınav. Bu konuda çalışmaları ve hazırlanmaları gerekiyor. Sınav (eğer yönetim kurulu değişiklik yapmazsa) iki aşamalı oluyor. İlk sınav baraj sınavı: bu sene (2012-2013 eğitim dönemi’nde) görsel algı ve genel kültür testi ve karakalem çizgi çalışması şeklinde yapıldı. Bu barajı geçen adaylar ise daha önce tercih ettikleri (en fazla üç) bölümlerin sınavına girmeye hak kazanıyorlar. Her bölüm kendi sınavını yapıyor. Aday, tercih ettiği her bölümün sınavını da kazanırsa kendi istediği bir bölüme kayıt yaptırıyor. Bölüm, asil listeden öğrenci eksiğini, ilan ettiği yedek listeden tamamlıyor. Her ne kadar bölümler kendi sınavlarını yapsalar da, sonuçta her bölüm yetenek ölçebilen bir sınav yapıyor.

 

8- Bu bölüm kimler içindir? Kimler başarılı olabilir?

Bu zor bir soru. Bölüm, bu konuya gönül verdiğine inanan herkes için aslında. Ama buna doğru karar vermek gerekiyor. Ben çizgi film izlemeyi çok seviyorum diyerek bu bölüme gelmeleri yanlış olabilir. Animasyon alanlarını ve bölüm derslerini inceleyerek bu bölümü tercih etmeliler. Başarılı olmaları derslerde iyi performans sağlamalarına bağlıdır. Çizmekten, bilgisayar teknolojisini takip etmekten sıkılmamaları ve kendi tarzlarını geliştirirken bu konuda inançlı olmaları önemli bir faktör.

 

 

9- Dünya’da animasyonun durumunu nasıl buluyorsunuz?

Dünya’da animasyon gelişen teknoloji ile birlikte çok ileri seviyeye ulaşmış durumda. Sinemadan oyuna, reklam filmlerinde kısa filmlere kadar çok geniş bir yelpazede eserler üretilmektedir. Özellikle sinema endüstrisinde, gerçek ile animasyon arasındaki keskin çizgi gittikçe belirsizleşmeye başlamıştır. Sanal aktörler, mekanlar, efektler vb. bir çok enstrüman gerçek çekim filmle birlikte kullanılıyor. Bunun yanında, uzun metrajlı animasyon filmlerin de üretim sürecinin kısalması bu filmlerin daha fazla üretilebilmesi yolunu açmıştır. Eskiden bir sezonda bir kaç film vizyona girerken şimdi bu sayı artış göstermektedir.

 

10- Animasyonun Türkiye’deki durumunu nasıl buluyorsunuz?

Türkiye’de animasyon, özellikle 1970 yıllarda karikatür sanatçılarının bu alana ilgi duymasıyla, reklam filmleri üretmesiyle bir ivme kazanabilmiştir. O dönemde sinema sanatçıları da bu alana ilgi duysaydı gelişimi daha hızlı olabilirdi diye düşünüyorum. Bugüne geldiğimizde ise, bu dalda eğitim veren kurumların artmasıyla daha ileri seviyelere ulaşması mümkün görünüyor. Uzun metraj sinema filmlerinde animasyon kullanımı henüz yeterli seviyede değil. Ancak animasyon kalitesi artık yeterli seviyede ve bizim mezunlarımız buna hazırlar. Yapılan çalışmalar da bunu gösteriyor zaten.

 

11- TRT için yapılan dizilerin sektöre ne gibi etkileri oldu?

TRT Çocuk için yapılan diziler sektöre önemli bir hareketlilik kattı. Dizi de olsa, bazı filmlerdeki kalite, bu işin artık Türkiye’de de yapılıyor olabildiğini göstermesi açısından çok önemli. Bu sayede, mezunlarımız için iş imkanları doğdu. Ancak mutlaka ve mutlaka, uzun metraj animasyon filmi için de artık zamanın geldiğini düşünüyorum. Bu konuda da çalışmalar yapılması gerekiyor.

 

12- Animasyon eğitimi adına yeni projeler var mı?

Animasyon sınırları genişleyen bir alan. Bu nedenle, bu gelişmeleri izlemek ve ders programı içine almak durumundasınız. Yeşil perde, hareket yakalama vb. teknolojilerin yan bilgi olarak, öğrencilerimize ders olarak verilmesi ve uygulamalar yapılması eğitim içinde yer almalıdır. Bunun yanında akademik anlamda bu alanda daha çok çalışmanın yapılması, eğitimin gelişimine katkı sağlayacaktır. Daha çok konuşmalı, tartışmalı, fikirler geliştirmeli ve bunları paylaşmalıyız.

 

13- Başka üniversitelerde de bu bölüm açılmaya başlandı, daha da devam edecek gibi. Bunun sizin bölümünüze etkisi nasıl olur?

Başka üniversitelerde animasyon bölümü açılması sevindirici. Bu alanda yanlızca biz, yıllardır tek başımıza eğitim veriyorduk. 1990’da bölüm kurulduğunda Türkiye’de önümüzde örneğimiz yoktu. Şimdi yeni açılan kurumlara ise biz bir örneğiz, bu onlar için önemli bir avantaj. Akademik gelişim için de bölüm sayısının artması faydalı bir gelişme olacaktır.

 

14- Genç animatörlere ve animatör olmak isteyenlere tavsiyeleriniz var mı?

Animasyon, daha önce de sözünü ettiğim gibi çok geniş bir alan. Bu alan içinde hangi konuda uzmanlaşmak istediklerini bilmeleri çok önemli. Yapmak istediklerinizi, sınırlarınızı iyi bilin ve bu konuda mücadele edin. Kapasitenizi doğru değerlendirerek sadece Türkiye’de değil, yurt dışında da bu işi yapabileceğinize inanın. Bu, sizin bu işe bağlılığınızla ilgili bir durum. Yeterince sevmeden bu alanda başarılı olmanız çok zor.

 

 

Doç Dr. Fethi Kaba’ya bize vakit ayırdığı için teşekkür ederiz.

 

Jeff Gabor ve Calısma Yöntemi

Annie ödüllü anmischool eğitmeni Jeff Gabor çalşırken hangi yöntemi izlediğini anlatıyor.

1. kısım

2. kısım

3. kısım

4. kısım

5. kısım

6. kısım

Animasyonda Agırlıgı Hissettirmek

Animschool eğitmeni ve Blue Sky animatörü, Matt Doble bir şeyin ağırlaştıkça vücutta daha fazla etkisinin olacağını, bir objenin ağırlığının bir ön hareketle nasıl verileceğini ve zıt dengenin önemini çizdiği örneklerle anlatıyor.


Göz kırpması

AnimSchool eğitmeni ve Blue Sky animatörü Garrett Shikuma, göz kırpmasını daha güzel hale nasıl getirebileceğimizi gösteriyor.