Hotel Transylvania

EN İYİ 5 SONY ANIMATION FİLMİ

Sony Animation 2002 yılında kuruldu ve 2006 tarihli Open Season ile sektöre giriş yaptı. Sony Animation, çocuklara yönelik eğlenceli filmler üretmeyi tercih etti bugüne kadar bu yüzden de ödül sezonlarında stüdyonun filmlerini pek piyasada göremedik. Yıl sonunda vizyona girecek olan Spider-Man: Into the Spider-Verse ile bu durum değişebilir. Fragmandan gördüğümüz kadarıyla şirketin en kaliteli ve en karanlık filmi karşımıza çıkmak üzere. Gişede de henüz 500 milyon dolar barajını aşmış bir filmi yok Sony’nin. Şimdi 2006-2018 arasında vizyona giren animasyon filmlere kısaca göz atalım.

EN İYİ 5 FİLM

5. The Star (2017)

5

4. Open Season (2006)

4

3. Surf’s Up (2007)

3

2. Cloudy with a Chance of Meatballs 1-2 (2009-2013)

2

1. Hotel Transylvania Trilogy (2012-2015-2018)

1

EN ÇOK HASILAT ELDE EDEN 5 FİLM

5. The Emoji Movie (2017) – 217.8 milyon $
4. Cloudy with a Chance of Meatballs (2009) – 243 milyon $
3. Cloudy with a Chance of Meatballs 2 (2013) – 274.3 milyon $
2. Hotel Translyvania (2012) – 358.4 milyon $
1. Hotel Translyvania 2 (2015) – 473.2 mlyon $

 

HOTEL TRANSYLVANIA 3 OST – I SEE LOVE

Sony Animation, 29 Haziran tarihinde Hotel Transylvania 3: Summer Vacation filminin soundtrack şarkısı olan I See Love’dan lirik video yayınladı. Şarkıyı Jonas Blue ve Joe Jonas seslendiriyor. Hotel Transylvania 3: Summer Vacation 13 temmuz tarihi itibariyle ülkemizde vizyona girdi.

HAFTANIN VİZYON FİLMİ – OTEL TRANSİLVANYA 3: YAZ TATİLİ

Bu yaz Drac, kendi otelinde herkese tatil hizmeti vermek yerine, ilk kez kendisi de tatile çıkacak. Drac ve takımı için ilk başlarda lüks yolcu gemisinin sunduğu eğlenceler, egzotik geziler ve ay ışığında bronzlaşma çok hoş başlar. Ancak bu rüya tatil, Mavis’in, babasının ilgi duymaya başladığı, geminin kaptanı Ericka’nın, bütün canavarların sonunu getirebilecek, karanlık bir sır sakladığını fark etmesiyle kabusa dönüşür. (Basın Bülteninden, Kaynak: sadibey.com)

2012 yılında vizyona giren ilk Otel Transilvanya filmi ülkemizde 189.640 kişi tarafından izlenmiş ve dünyada 358 milyon dolar hasılat elde etmişti. 2015 yılında vizyona giren ikinci film ise 483.417 seyirci sayısına ulaşmış ve tüm dünyada 473 milyon dolar hasılat elde etmeyi başarmıştı. Üçüncü film tüm dünyayla aynı anda ülkemizde vizyona girdi. Filmin yönetmeni ilk iki filmi de yönetmiş olan Genndy Tartakovsky. İlk yorumlara bakacak olursak ilk iki filmden çok daha kaliteli bir film ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Sony Animation bugüne kadar tek bir Oscar adaylığı bile elde edemedi. Otel Transilvanya 3 seyirciyi eğlendirecektir ama ödül sezonunda ismini duyacağımızı zannetmiyorum.

 

OTEL TRANSİLVANYA 3’DEN YENİ BİR FRAGMAN YAYINLANDI

Sony Pictures Animation, 13 Temmuz 2018 tarihinde vizyona girecek olan Hotel Transylvania 3: A Monster Vacation filminden yeni bir  fragman yayınladı. Filmde, tüm ekibin bir canavar gemisiyle çıktıkları yolculuk ve Dracula’nın bir eş arayış durumları anlatılacak. Filmin yönetmeni, ilk iki filmi de yönetmiş olan Genndy Tartakovsky.

 

HAFTANIN VİZYON FİLMİ: OTEL TRANSİLVANYA 2

2012 yılında vizyona giren Otel Transilvanya’nın devam filmi bu hafta ülkemizde vizyona girdi. Bu filmin ana konuları ilk filmde sadece canavarlara açık olan otelin insanlara da açılmış olması ve yarı insan yarı vampir torun.

Film, ABD’de en iyi eylül ayı açılış rekorunu eline geçirdi. Genel görünüm itibariyle de hasılat olarak ilk filmin bayağı üzerine çıkacak gibi görünüyor. İlk film toplamda 358 milyon $ hasılat elde etmişken, bu film şimdiden 269 milyon $ hasılat elde etmiş durumda. İlk filmi beğenmiş olan herkes bu filmden de aynı keyfi alacaktır.

HOTEL TRANSYLVANIA 2 REKORLA BAŞLADI

Bu haftasonu ABD’devizyona giren Hotel Transylvania 2 filmi 48,4 milyon $ hasılat elde ederek en iyi eylül ayı açılışı rekorunu ele geçirdi. Bir önceki rekor 42,5 milyon dolarla serinin ilk filmine aitti. Seri, kendi rekorunu geliştirmiş oldu böylece.

Film, 23 Ekim 2015 tarihinde ülkemizde vizyona girecek.

Hotel Transylvania – Analiz

Yönetmen: Genndy Tartakovsky
Animasyon Yönetmeni: James Crossley

Otelin Menüsü: Korku Soslu Şekerleme
Sony Pictures Animation yapımı “Hotel Transylvania”, korku-fantastik ve eğlence (mizah)’yi birleştiren bir animasyon. 6 yılda biten film, 100 milyon dolara mal olmuş ve gişe sonrası Sony’ye 300 milyon dolar kazandırmış. Gişede hasılat rekorları kıran birçok filmle karşılaştırıldığında Hotel Transylvania’nın çok fazla ilgi görmediğini söylemek mümkün. Ancak bu ilginin filmin kalitesiyle ters orantılı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bunda da başarılı yönetmen Genndy Tartakovsky’nin büyük bir payı var.
Sony’nin Genndy Tartakovsky’i yönetmen olarak seçmesi radikal bir karar. Samurai Jack ve Powerpuff Girls’ten tanıdığımız Tartakovsky, ağırlıklı olarak 2D animasyon geleneğine bağlı bir yönetmen. Dolayısıyla Sony, Tartakovsky’nin 2D geleneğini, bu projedeki 3D animasyona yansıtmasını istemiş gibi görünüyor. Bununla ilgili olarak Tartakovsky, ayna referansı alınan pozlardan ziyade gerçek pozların kâğıt üzerine tekrar tekrar çizilerek ideal ve eğlenceli bir ifadeye ulaşılmasını, bunun için de bir kalem perspektifinden bakmak gerektiğini söylüyor. Animatörler de bu bağlamda video referansından sıyrılıp kâğıt çiziminden yola çıkarak karakterleri canlandırmışlar. Bunda da ne kadar başarılı olduklarını animasyon kalitesinden anlaşılıyor.

gorsel1

Tabii bu başarıda Tartakovsky’nin özverili ve detaycı çalışmasını da unutmamak lazım. Tartakovski, animasyon planlarının değerlendirilme sürecinde elinde sürekli tabletle dolaşıp pozlamalara direkt müdahale etmiş ve animatörle bu bakımdan sıkı bir etkileşimde bulunmuş. Ve onlardan gerçekliğin dışında karikatürize edilmiş, gerçek hareketten daha gerçekçi olan bir animasyon beklemiş. Sanatsal yapıtlarda da yapılmak istenen bu.

gorsel2

Filmin animasyon yönetmeni de Sony’nin daha önce çalışmış olduğu yönetmenlerden biri. Daha önce Cloudy with a Chance of Meatballs, Beowulf ve The Smurfs’de çalışan James Crossley, Sony’nin anlatım diline alışkın biri. Belki de bu yüzden Crossley, Tartakovsky’nin yöntemine hiç aşina olmadıklarını söylese de bu yöntem sayesinde “klasik hareket kalıplarını kırararak” çok daha eğlenceli bir film ortaya çıkardıklarını vurguluyor.

gorsel3

Eğlence demişken animasyonla ilgili bir önyargıdan söz etmek istiyoruz. Nedense animasyon deyince akla sadece mizah geliyor, bunun böyle olmadığını 9 ve Nightmare Before Christmas’da görmüştük. Ancak son dönemlerde üretilen hemen hemen bütün animasyonlarda yoğun bir biçimde mizaha ve komediye yer verildiği görülüyor. Bu anlamda Hotel Transylvania farklı bir yerde duruyor. Öyle ki barındırdığı korku ögeleriyle 9 ve Nightmare Before Christmas serisine eklemlenebilir. Hatta 2012 yılında gösterime giren Frankenweenie ve ParaNorman’ı da aynı türe dâhil edebiliriz. Bu üç filmin de aynı dönemde gösterime girmesi, animasyonun salt mizah ya da komediden sıyrılıyor olmasının bir göstergesi olarak okunabilir mi? Bununla ilgili görüşlerimizi ayrı bir çalışmada ele almayı düşünüyoruz.
Bazı eleştirilerde filmin çocuklara uygun olduğu, esprilerin çok basit olduğu söylenmiş. Bu nedenle yetişkinlere hitap etmiyor denmiş. Biz bunun aksini düşünüyoruz. Hotel Transylvania yer yer çocuklara hitap etse de çoğu sahne çocuklar için ürkütücü olabilir. Örneğin, birçok izleyenin aklında kalan aşağıda sahne yetişkinler için bile hafızalara kazınmıştır.

gorsel4

Hotel Transylvania, konu itibariyle popüler sinemadan etkilenmiş görünüyor. Bildiğiniz gibi “Twilight” serisi ile birlikte vampir filmleri revaçta olmaya başladı. Aynı şekilde vampir edebiyatı da yeniden popülerleşti. Bir vampir ailesinin hayatını mercek altına alan filmin konusu üzerinde fikir birliğine varılabilmiş değil. Birçok kişi filmin, aşkı anlattığı üzerine odaklanmış. Ama aslında hikâye ana karakter Mavis’in dış dünyayı ve insanları merak etmesi üzerine kurulu. Aşk da, sadece yan olaylardan biri olarak inşa edilmiş. Gerçi hikâye ilerledikçe ana hikâyenin ekseninde kaymalar görülüyor. Dış dünyayı merak etme hikâyesi, bir anda Mavis’in zing’ini bulma (Karşı cinsle ilişki kurma ölçütü. Bizde buna elektrik alma deniyor) hikâyesine dönüyor. Klasik çarpma yöntemiyle ilk görüşte aşk yaşanıyor. Mavis, Zing’ini buluyor ve onu kaybetmek istemiyor. Tabii bu eksen kaymaları hikâyeyi pek sarsmadığı gibi birçok izleyiciyi de rahatsız etmeyebilir. Çünkü Hotel Transylvania gerek karakter, gerek mekân açısından öyle bir görsel şölen sunuyor ki resmen büyüleniyorsunuz.
Filmi, karakter ve mekân tasarımı açısından değerlendirecek olursak ortaya muhteşem bir tablo çıkıyor. Hotel Transylvania’nın karakter tasarımında son yıllardaki en güçlü kadrolardan birine sahip olduğunu söyleyebiliriz. Mekân tasarımında da yine güçlü bir isim var: Luc Desmarchelier. Bu tasarımcıların her birinin kendine has bir tarzı var. Disney, Glen Keane, Jim Kim ekolünün dışına çıkmamayı tercih ederken Sony, Carter Goodrich başta olmak üzere Fabian Mense, Craig Kellman ve Pete Oswald gibi çok farklı tarzlarda, stil sahibi birçok tasarımcıyı bir araya getirmiş. Burada bir parantez açmak gerekirse Goodrich, son dönem animasyon filmlerinin karakter tasarımında vazgeçilmez isimlerden biri. Goodrich, ne kadar başarılı olduğunu bu projedeki ağırlığıyla bir kez daha ortaya koyuyor.

gorsel5
gorsel6

Frankenstein, Dracula, Kurt Adam, Görünmez Adam, Mumya gibi birbirinden farklı tarzda ve anatomik yapıdaki ana karakterlerin yanı sıra yan rollerdeki cadılar, zombiler, tek gözlü canavarlar, iskeletorlar, ve daha bir sürü korkunç ve garip yaratıklar işte bu ekibin elinde şekillenmiş. Bu arada karakterler ve seslendirmenler birbirine çok benziyor. Belki de bu yüzden seslendirmeler oldukça başarılı. Bu konuda nasıl bir yöntem izlendiğini bilmiyoruz. Yani seslendirmenler referans alınarak mı tasarım yapılmış, yoksa karakterlere göre seslendirmenler mi seçilmiş, emin değiliz. Bildiğimiz bir şey varsa o da seslendirmenlerin ve karakterlerin uyumlu olmasının filmin başarısında etkili olduğu.

gorsel8
gorsel9

http://www.ew.com/ew/gallery/0,,20609141_20633524_21212724,00.html#21212718

Bu korkunç bilinen yaratıkların insanlardan korkması da çok güzel bir ironi. Aynı zamanda canavarların bilinen imajları ters yüz edilmiş. Böylece hepsi komik karakterlere dönüştürülmüş.
Filmdeki vampir karakterleri, zihnimizdeki vampir imajından farklı. Bu son dönem, vampir filmlerinin çoğunda var. Burada onların insan kanı içemediğini görüyoruz. Öyle ki Dracula, insan kanının yağlı ve mikroplu olduğunu söylüyor. Dracula’nın insanlarla yaşadığı kötü bir deneyim sonrası kızı Mavis’i insanlardan korumaya çalışması tipik bir baba tavrını yansıtıyor. Dracula kızının büyüdüğünü de kabullenebilmiş değil henüz. “Eyvah kızım büyüdü” paniğiyle kendisi gibi olamıyor ve kızıyla doğru bir iletişim kuramıyor. Bu açıdan hikâye baba-kız ilişkisine derinlemesine odaklanıyor. Adam Sandler’ın Dracula’nın seslendirmeni olarak seçilmesindeki ana etken de, kız çocuğu babası olduğu için Dracula karakteriyle empati kurabileceği düşüncesidir.
Her şeyi mutlu sonla bitirme arzusundan dolayı canavarların insanlarla kaynaşmasının bir anda gerçekleştiği konusunda eleştiriler var. Bizce bu kısımda bir sıkıntı yok. Çünkü insanlar canavar festivali yapıyorlar ve bu festivaldeki her karakteri onlar gibi sanıp eğleniyorlar. Yani onların gerçek canavarlar olduğunu anlayan görünmüyor gibi. Dolayısıyla burada Dracula’nın Jonathan’a ulaşması için çok güzel bir çözüm verilmiş. Ki bunun da insanların eliyle gerçekleşmesi önemli. Bu noktada da canavarların ve insanların kaynaştığını söylemek zor. Ayrıca bu kaynaşmayı Jonathan ile Mavis arasında vermek bile hikâyenin mesajı açısında yeterli.
Filmin korku atmosferini daha iyi yansıtması için renk paleti itibariyle genellikle monokrom sahneler tercih edilmiş. Bu bakımdan ilk bakışta zengin mekan görselleri dikkat çekmese de lokal sahnelerde farkına varabileceğimiz detaylardaki yaratıcılık takdire değer.

gorsel7

Story artist Kaan Kalyon’ın başarısından bahsetmeden geçmeyelim. Bildiğiniz gibi bu tür projelerde story artist büyük bir öneme sahiptir. Sanılanın aksine sadece story artist, storyboard çizimiyle sınırlı kalmayıp filmde birçok beğendiğimiz sahnenin, mizansenlerin ve detayların arkasındaki yaratıcı beyindir. Bu bağlamda Kaan Kalyon da story artist’liğin hakkını fazlasıyla veriyor. Pocahontas, Aslan kral, Herkül gibi animasyon filmlerinde çalışan Kalyon, başyapıtlar serisine Hotel Transylvania’ı da ekliyor.
Sonuç olarak Hotel Transylvania, hem içerik hem teknik açıdan son dönemlerde en çok keyif veren filmdi. Ayrıca şimdiye kadarki en iyi animasyon listelerinde üst sıralarda yer almayı hak ettiği de su götürmez bir gerçek.

Yazanlar: Nefise Abalı, Eren Erdoğan