Dikkat! Çok ağır magazin içerir, ciddi festival haberi okumak isteyenler şu linklere gidebilir:
http://gsf.dpu.edu.tr/index/slide/558/8-cizgi-film-festivali
Festival heyecanı başka bir heyecanmış, bunu Kütahya’da anladım. Çizgi film festivali var, gelin dediler (birazcık biz de gelelim diye ısrar ettik sanırım:), büyük bir heyecanla kalktık gittik.
Gitmeden önce bu festival nedir, ne değildir diye araştırdım biraz. Tabii animasyon sektörüne girdiğimden beri bu festivalden haberdardım ama detaylı bir bilgim yoktu. İnternette görsellere bakarken “vaay” dedim, ne güzel bir festivalmiş bu. Niye daha önce gitmedim diye hayıflandım açıkçası. Hele bir cosplay yarışmaları var, şaşırdım kaldım.
7. Çizgi Film Festivali
Çok çılgın öğrenciler var burada dedim. Meğer bunların yarısı da hocaymış. Üstteki fotoğrafta kılıç tutan Mahmut Ayhan Hoca ve en üst fotoğrafta şirin şirin gülümseyen Nazik Çiğdem Hoca’ya dikkat! Farkında olmadan öyle güzel sohbetlere dalıyorsunuz ki, sanki 40 yıllık arkadaşınız olup çıkıyorlar. Hele Nazik Hoca, tüm festival boyunca yanımızdaydı. Öyle ağırladı ki bizi, iyice Kütahya’da yaşayabileceğimize inandık, sanki bunun eve dönmesi yokmuş gibi. Bundan sonra festivale gideceklere tavsiyem, çok bağlanmayın, sonra üzülürsünüz.
Festival günü geldi çattı. Yolculuk sebebiyle TaleWorlds’ün sunumu kaçırdık. Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Ali Karatay’ınkine katıldık sonrasında. Bir de Yağız Hocam vardı, öğrenciyken program kitabı yazmış falan. Eyvallah! Ali Hocam “Cinema 4D” üzerine biraz konuştu. Program bilmenin işin % 5’i, % 10’u olduğunu, asıl işin tasarımda ve yaratıcılıkta olduğunu vurguladı. Ama ilginçtir, sonrasında da programı anlattı. Yağız Hocam da uygulamalı olarak deneysel bir şeyler yaptı.
DPÜ GSF’de havalı hareketler
Ertesi gün de bizim sunum varmış meğer. Sağolsun organizatör ruhlu arkadaşım Arif Şen, sunumumuzun Cuma olacağını söylemişti, ki programda Perşembe yazmasına rağmen. Neyse ki hazırdık. Tabii karnımızı doyurup huzurlu bir uyku çekmemiz gerekiyordu. Hemen kampüsten şehre indik. Kıymalı, kaşarlı gözlemelerimizi (ne güzel gözlemeydin sen, num num…) yedik, üstüne çayımızı içtik, sohbetimizi ettik. Nazik Hoca ve Aycan Gürbüz Hoca’mız da bize eşlik etti. Dondurmalar, waffle’lar… Doyamadık arkadaş. Yani doyduk da, yemelere doyamadık Sonra üniversitenin misafirhanesinde (4 yıldızlı otel mübarek) rahat bir uyku çektik.
Sunum saati geldi. Tabii bende yine bir heyecan, bir heyecan (ayıptır söylemesi powerpoint’i de unutmuşum).
Aycan ve Arif’in sunum dosyası bulma çabaları
Arif Şen’le sohbet eder gibi senaryodan, storyboard’tan söz ettik. Malum ikisi de işin başı ve birbiriyle sıkı ilişki içerisinde. Bir fikrin eski unsurların yeni bileşimi olduğunu vurgulayarak kısa film senaryosu olayına daldık. Sektörden örnekler, kendi hikâyelerimiz derken baktık epey bir konuşmuşuz. Ardından sözü Eren Erdoğan’a bıraktık. O da story artist’i anlattı, storyboard çizimiyle ilgili püf noktalara değindi.
Eren Erdoğan, Nefise Abalı ve Arif Şen sunum yaparken
Sunum öncesi öğrencilerin kısa filmlerini izledik. Filmler oldukça iyiydi. İzlediğimiz filmleri burada anarak öğrencilerin kulaklarını çınlatmak isterim: Merdivenler, Balon, Engelsizsiniz, Şişman, Alamet, Gelecek. Hepsinin ileride çok iyi işler çıkaracağını düşünüyorum, ellerine sağlık. İzleyemediğimiz filmler de oldu elbette. Bazıları (Hilal Kurbe gibi) bize ulaşıp filmlerini yolladı, çok mutlu olduk. Sizi takip ediyoruz, haberiniz olsun.
Cenk Köksal Show
Bizim sunumdan sonra Cenk Köksal sahneye çıktı. Sahneye çıktı diyorum, çünkü resmen şov yaptı. Reklam yapım sürecini ve animasyon sürecini eğlenceli bir dille aktardı. Sektörü tanımak anlamında verimli bir seminer oldu bence.
Eren Erdoğan çalışma yaparken
Ardından Eren Erdoğan, 2 boyutlu animasyonda hareket kurgulama üzerine atölye çalışması (workshop) yaptı. Eren’in en çok deneyerek göreceğiz demesi hoşuma gitti. Yani çizip baktı, beğenmedi, silip bir daha yaptı. Sonuçta ilk çizgide doğru hareketi bulmanın kolay olmadığını vurgulayarak öğrenciler için umut ışığı oldu
DPÜ’nün güzel hocaları, sektörün fırlamalarıyla
Akşam olunca yine şehre indik. Hep beraber yenilen güzel bir yemekten sonra yine çay keyfine geçildi (Kütahya’da nerelerde yemek yediğimizi merak ediyorsanız bize ulaşın, detaylarını öğrenin:) Baktık illüstrasyon âleminin babaları Evren İnce, Ertaç Altınöz ve Murat Gül gelmiş. Bölümün hocaları da katıldı bize (Tuğrul Ercan ve Murat Çalış da çok ilgilendi bizimle, anmasam olmaz). Acayip keyifli bir gece geçirdik.
Kütahya’nın Kalesi
Ertesi gün Eren ve Arif’in çok övdüğü bir konak kahvaltısı yapalım dedik, şehre indik. O nasıl bir kahvaltıydı anlatamam. Zaten arkadaşlarım da yemek esnasında soğudu benden, nasıl yediysem artık. Ardından yediklerimizi eritmek ve göz sefası yapmak için Kütahya Kale’sine çıktık, gazinoda çayımızı içtik. Ardından diğer arkadaşların sunumlarını izleyelim diye kampüse döndük.
Ertaç Altınöz sunum yaparken
Ertaç Altınöz’ün atölye çalışmasının sonuna yetiştik. Çoğunu dinleyemesem de “Basit şeyleri sıfırdan çizip uğraşıp amelelik yapmayın, hazır yapılmışını alın, değiştirin, sizin üretiminiz olsun” sözleri kaldı aklımda. O zaman sanattan uzaklaşmıyor muyuz peki hocam? (Ertaç’a cevap hakkı doğdu) Bu tamamen kolaycılığa kaçmak değil mi? (buradan yazması kolay değil mi, orada niye söylemedin?:)
Evren İnce çalışma yaparken
Evren İnce’nin atölye çalışmasına geldi sıra. Evren ince ince çalışmış eserinin üzerinde. Bunca emek, bunca detay, hayran kalınası… Yaptığı çalışmayı merak edenler için işte link: http://www.youtube.com/watch?v=MFMfFbPtJsA&feature=youtu.be
Festivali bitirip kapanışı yaptık. Akşamına bütün festival ekibi yine toplanıp şehre indik. Keyifli bir sohbetten sonra da şehirlerimize dağıldık.
“Animasyoncuyuz, Mutluyuz”
Festivalde emeği geçen hocalara ve öğrencilere çok teşekkür ederim. Bizi üç günlüğüne farklı bir dünyaya götürdüler. Animasyon Bölümü’nün öğrencileri zehir gibi… Ellerinde portfolyoları, kafalarında soruları çıktılar karşımıza. Bize animasyonun ve sektörün geleceğiyle ilgili umut verdiler. Umarım ileride tekrar karşılaşırız, Cenk’in dediği gibi “ben karşılaşacağımıza eminim” (Cenk herkese aynı cümleyi söylemiş, haberiniz olsun:)
Yazan ve Yaşayan: Nefise Abalı