animatör

Cultic Games Animasyon Sanatçısını Arıyor!

Geliştirmekte olduğumuz Stygian: Reign of the Old Ones isimli RPG oyunumuza katkıda bulunmak üzere,
  • Spine 2D isimli mesh ve skeleton tabanlı animasyon yazılımını kullanacak,
  • Karakter animasyonu için gerekli momentum, anatomi, zamanlama gibi parametrelere hakim,
  • Yabancı boyutlardan gelen tanımsız varlıkları tasvir etmeye hevesli,
Animasyon Sanatçısı aranmaktadır.
Göz atmak isteyenler için Stygian’ın oynanış videosu:
Not: Spine 2D tecrübesi gerekmemektedir. Program Toon Boom, After Effects gibi yazılımların kontrolleri ve fonksiyonlarıyla büyük benzerlik taşımaktadır.

Lıghthouse vfx Anımator arıyor

light

2008 yılından bu yana mükemmeliyetçilik tutkusunu, titizlikle ürettiği tüm projelere yansıtan Lighthouse, bu tutkuyu paylaşacağı yeni üyeler ile ekibini geliştirmek istiyor.

 

Senior Character Animator : Aşağıdaki özelliklere sahip adayların, başvuru için CV ve demoreel çalışmalarını info@lhvfx.com adresine email olarak iletmelerini rica olunur.

• Autodesk Maya programına hakim,

• Minimum 2 sene tecrübesi olan,

• Tercihen ulusal veya uluslararası saygın projelerde görev almış,

• Tercihen sektörle ilgili alanlarda lisans mezunu,

• Ekip çalışmasına uyumlu,

• Problemler karşısında çözüm üretebilen,

• Sorumluluk sahibi,

• Erkek adaylar için askerlik görevini tamamlamış ya da tecilli

• Tam zamanlı olarak çalışmak üzere

DISNEY ANİMATÖRÜ AARON BLAISE’DEN ASLAN CECIL İÇİN ÖZEL ANİMASYON

Disney Animatörü Aaron Blaise’den Aslan Cecil İçin Özel Animasyon

Aslan Cecil Amerikalı dişçi Walter James Palmer tarafından Zimbabwe’de öldürüldükten sonra dünya gündeminde baş sıralara oturmuştu. Aslan Kral, Pocahontas, Güzel ve Çirkin gibi yapımların yaratıcısı olan ünlü Disney animatörü Aaron Blaise aslan Cecil için bir animasyon video hazırladı.

Hazırladığı videoyu internette paylaşan Aaron Blaise, Aslan Kral film’inde Mufasa’nın oğlu Simbat’a söylediği “Yıldızlara bak. O yıldızlarda geçmişin muhteşem kralları bize bakıyorlar” (Look at the stars. The great kings of the past look down upon us from those stars.) sözüne de yer verdi.

Tahsin Özgür belgeseli

Çizgifilm nasıl yapılır  ? Walt Disney ve bir çok büyük projeler de çalışmış olan Tahsin Özgür’ün kendi  hazırlamış olduğu belgesel…

Rio 2 Yapım aşamaları

Rio_02

Ülkemizde 11 Nisan Cuma günü gösterime girecek olan Rio 2 filminin yapım aşamaları yayınlanmaya başlandı. Departman süpervizörleri, filmde yaşadıkları zorlukları ve işlerini anlatıyorlar.
Art Directing – Tom Cardone & Sculpting – Vicki Saulls

 

Lighting – Jeeyun Sung Chisholm

 

Rigging – Sabine Heller

Animation – Melvin Tan

Directing – Carlos Saldanha

 

PETA “98% Human”

02

Geçtiğimiz yıllarda Weta Stüdyolarının “Maymunlar Cehennemi: Başlangıç” için geliştirdiği teknolojiler, gerçekçi dijital primatlar konusunu kapatmış gibi gözükse de, The Mill ve BBDO New York’un PETA için yarattığı çarpıcı kampanya videosu konuyu yeniden gündeme getirmiş gibi duruyor.
Gerçekçi kas simulasyonları, yüzey altı aydınlatma (SSS) gibi teknikler Peter Jackson’ın Gollumu’ndan beri geliştiriliyor. Ancak, Mill’in PETA “%98% Human”daki şempanzeye hayat vermek için, bütün bunlara ek olarak geliştirdikleri kan dolaşımı ve dış etkenlerle %100 etkileşimli saç sistemi, gerçekçilik aşamalarına yeni bir zorluk kattıkları anlamına geliyor.

Kampanya, eğlence sektöründe ve medyada primat kullanmanın gerçekte ne demek olduğunu anlatmayı hedefliyor ve izleyiciyi kayıt olup imza kampanyasına katılabilecekleri bir mikrositeye (greatapepledge) yönlendiriyor.

Animasyon yönetmeni Angus Kneale projenin içeriğinden bahsediyor.

“Şu ana kadar çalıştığım en heyecanlı ve zor projeydi. PETA “%98% Human”ın zor yanı, sadece ultra gerçekçi bir şempanze yaratmak değil, aynı zamanda izleyici ile duygusal bir bağ kurmaktı. Geçmişte olsa, hareket yakalama teknolojisi kullanır, kaydettiğimiz hareketleri doğrudan dijital karakterin üzerine aktarırdık. Ancak, bu projede hedefe ulaşmak için animatörlerimizin yeteneklerine güvenmeyi seçtik. Gerçek aktör performansını sadece ön görselleştirme’de kullandık.

Özel olarak geliştirilen kas, deri ve saç teknolojileriyle, bilgisayar tekn0lojisinin sınırlarını hiç bir projede olmadığı kadar zorladık.
Ve sonuçta PETA “98% Human”, BBDO NY’den Toygar Bazarkaya’nın liderliğinde ve Mill işbirliğiyle, PETA’nın “yaşayan gerçek primatlar kullanmak zorunda değilsiniz, bakın, biz kullanmadık” mesajını yaymak için yaratıldı.”

Projenin geçtiğimiz haftalarda yayınlanan yeni yapım aşaması:

Daha önceki versiyonda yaratıcı yönetmenlerin yorumlarını izlemiştik.

Projenin kilometre taşı bir kaç aşamasından biri “Kas Sistemi”. Gerçekçi bir iskelet ve kas simulasyonu için Softimage yazılımını kullanan ekip, ICE’ta da hatırı sayılır bir Ar-Ge yapmış.

PETA38

12

Kan Dolaşımı katmanı, yaşayan, nefes alan ve daha canlı görünen bir şempanze yaratmak için oluşturulmuş. Kalbi dakikada 120 atan primat ilüzyonunu güçlendirmek için, karakterin tenini alttan renklendiren bu katman bazılarına abartı gibi gözükse de, Mill sanatçıları bunun hiper gerçekçiliğe ulaşmak için gerekli bir adım olduğunu düşünüyor.

13

PETA13

Aşılması gereken diğer bir zorluk ise skin aşaması için bir sistem geliştirmek olmuş. Şempanze gibi kırışık ve buruşukluklarla dolu bir hayvana skinning yapmak için, özellikle eller için katmanlarca displacement map boyanmış ve karaktere özel shader’larla uygulanmış.

04

11

Yinede ekip, en büyük zorluğun saç sistemini yaratmak olduğu konusunda hem fikir. ICE’ta geliştirilen sistem, önce, her bir partikülün oluşturulmasıyla başlıyor. Kılları yaratmak için bir kısım özellikleri birbirlerine bağlanan bu partiküller, render alınabilsin diye saç sistemine aktarılıyor. Sonraki zorluk; bu saç sistemine toz partükülleri saçmak ve hepsinin üzerine yapıştığından emin olmak. Son olarak, tüm sistemin üzerine, derideki gözenek ve boşlukları yaratan bir partikül sistemi daha ekleniyor.

08

PETA27

Hotel Transylvania – Analiz

Yönetmen: Genndy Tartakovsky
Animasyon Yönetmeni: James Crossley

Otelin Menüsü: Korku Soslu Şekerleme
Sony Pictures Animation yapımı “Hotel Transylvania”, korku-fantastik ve eğlence (mizah)’yi birleştiren bir animasyon. 6 yılda biten film, 100 milyon dolara mal olmuş ve gişe sonrası Sony’ye 300 milyon dolar kazandırmış. Gişede hasılat rekorları kıran birçok filmle karşılaştırıldığında Hotel Transylvania’nın çok fazla ilgi görmediğini söylemek mümkün. Ancak bu ilginin filmin kalitesiyle ters orantılı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bunda da başarılı yönetmen Genndy Tartakovsky’nin büyük bir payı var.
Sony’nin Genndy Tartakovsky’i yönetmen olarak seçmesi radikal bir karar. Samurai Jack ve Powerpuff Girls’ten tanıdığımız Tartakovsky, ağırlıklı olarak 2D animasyon geleneğine bağlı bir yönetmen. Dolayısıyla Sony, Tartakovsky’nin 2D geleneğini, bu projedeki 3D animasyona yansıtmasını istemiş gibi görünüyor. Bununla ilgili olarak Tartakovsky, ayna referansı alınan pozlardan ziyade gerçek pozların kâğıt üzerine tekrar tekrar çizilerek ideal ve eğlenceli bir ifadeye ulaşılmasını, bunun için de bir kalem perspektifinden bakmak gerektiğini söylüyor. Animatörler de bu bağlamda video referansından sıyrılıp kâğıt çiziminden yola çıkarak karakterleri canlandırmışlar. Bunda da ne kadar başarılı olduklarını animasyon kalitesinden anlaşılıyor.

gorsel1

Tabii bu başarıda Tartakovsky’nin özverili ve detaycı çalışmasını da unutmamak lazım. Tartakovski, animasyon planlarının değerlendirilme sürecinde elinde sürekli tabletle dolaşıp pozlamalara direkt müdahale etmiş ve animatörle bu bakımdan sıkı bir etkileşimde bulunmuş. Ve onlardan gerçekliğin dışında karikatürize edilmiş, gerçek hareketten daha gerçekçi olan bir animasyon beklemiş. Sanatsal yapıtlarda da yapılmak istenen bu.

gorsel2

Filmin animasyon yönetmeni de Sony’nin daha önce çalışmış olduğu yönetmenlerden biri. Daha önce Cloudy with a Chance of Meatballs, Beowulf ve The Smurfs’de çalışan James Crossley, Sony’nin anlatım diline alışkın biri. Belki de bu yüzden Crossley, Tartakovsky’nin yöntemine hiç aşina olmadıklarını söylese de bu yöntem sayesinde “klasik hareket kalıplarını kırararak” çok daha eğlenceli bir film ortaya çıkardıklarını vurguluyor.

gorsel3

Eğlence demişken animasyonla ilgili bir önyargıdan söz etmek istiyoruz. Nedense animasyon deyince akla sadece mizah geliyor, bunun böyle olmadığını 9 ve Nightmare Before Christmas’da görmüştük. Ancak son dönemlerde üretilen hemen hemen bütün animasyonlarda yoğun bir biçimde mizaha ve komediye yer verildiği görülüyor. Bu anlamda Hotel Transylvania farklı bir yerde duruyor. Öyle ki barındırdığı korku ögeleriyle 9 ve Nightmare Before Christmas serisine eklemlenebilir. Hatta 2012 yılında gösterime giren Frankenweenie ve ParaNorman’ı da aynı türe dâhil edebiliriz. Bu üç filmin de aynı dönemde gösterime girmesi, animasyonun salt mizah ya da komediden sıyrılıyor olmasının bir göstergesi olarak okunabilir mi? Bununla ilgili görüşlerimizi ayrı bir çalışmada ele almayı düşünüyoruz.
Bazı eleştirilerde filmin çocuklara uygun olduğu, esprilerin çok basit olduğu söylenmiş. Bu nedenle yetişkinlere hitap etmiyor denmiş. Biz bunun aksini düşünüyoruz. Hotel Transylvania yer yer çocuklara hitap etse de çoğu sahne çocuklar için ürkütücü olabilir. Örneğin, birçok izleyenin aklında kalan aşağıda sahne yetişkinler için bile hafızalara kazınmıştır.

gorsel4

Hotel Transylvania, konu itibariyle popüler sinemadan etkilenmiş görünüyor. Bildiğiniz gibi “Twilight” serisi ile birlikte vampir filmleri revaçta olmaya başladı. Aynı şekilde vampir edebiyatı da yeniden popülerleşti. Bir vampir ailesinin hayatını mercek altına alan filmin konusu üzerinde fikir birliğine varılabilmiş değil. Birçok kişi filmin, aşkı anlattığı üzerine odaklanmış. Ama aslında hikâye ana karakter Mavis’in dış dünyayı ve insanları merak etmesi üzerine kurulu. Aşk da, sadece yan olaylardan biri olarak inşa edilmiş. Gerçi hikâye ilerledikçe ana hikâyenin ekseninde kaymalar görülüyor. Dış dünyayı merak etme hikâyesi, bir anda Mavis’in zing’ini bulma (Karşı cinsle ilişki kurma ölçütü. Bizde buna elektrik alma deniyor) hikâyesine dönüyor. Klasik çarpma yöntemiyle ilk görüşte aşk yaşanıyor. Mavis, Zing’ini buluyor ve onu kaybetmek istemiyor. Tabii bu eksen kaymaları hikâyeyi pek sarsmadığı gibi birçok izleyiciyi de rahatsız etmeyebilir. Çünkü Hotel Transylvania gerek karakter, gerek mekân açısından öyle bir görsel şölen sunuyor ki resmen büyüleniyorsunuz.
Filmi, karakter ve mekân tasarımı açısından değerlendirecek olursak ortaya muhteşem bir tablo çıkıyor. Hotel Transylvania’nın karakter tasarımında son yıllardaki en güçlü kadrolardan birine sahip olduğunu söyleyebiliriz. Mekân tasarımında da yine güçlü bir isim var: Luc Desmarchelier. Bu tasarımcıların her birinin kendine has bir tarzı var. Disney, Glen Keane, Jim Kim ekolünün dışına çıkmamayı tercih ederken Sony, Carter Goodrich başta olmak üzere Fabian Mense, Craig Kellman ve Pete Oswald gibi çok farklı tarzlarda, stil sahibi birçok tasarımcıyı bir araya getirmiş. Burada bir parantez açmak gerekirse Goodrich, son dönem animasyon filmlerinin karakter tasarımında vazgeçilmez isimlerden biri. Goodrich, ne kadar başarılı olduğunu bu projedeki ağırlığıyla bir kez daha ortaya koyuyor.

gorsel5
gorsel6

Frankenstein, Dracula, Kurt Adam, Görünmez Adam, Mumya gibi birbirinden farklı tarzda ve anatomik yapıdaki ana karakterlerin yanı sıra yan rollerdeki cadılar, zombiler, tek gözlü canavarlar, iskeletorlar, ve daha bir sürü korkunç ve garip yaratıklar işte bu ekibin elinde şekillenmiş. Bu arada karakterler ve seslendirmenler birbirine çok benziyor. Belki de bu yüzden seslendirmeler oldukça başarılı. Bu konuda nasıl bir yöntem izlendiğini bilmiyoruz. Yani seslendirmenler referans alınarak mı tasarım yapılmış, yoksa karakterlere göre seslendirmenler mi seçilmiş, emin değiliz. Bildiğimiz bir şey varsa o da seslendirmenlerin ve karakterlerin uyumlu olmasının filmin başarısında etkili olduğu.

gorsel8
gorsel9

http://www.ew.com/ew/gallery/0,,20609141_20633524_21212724,00.html#21212718

Bu korkunç bilinen yaratıkların insanlardan korkması da çok güzel bir ironi. Aynı zamanda canavarların bilinen imajları ters yüz edilmiş. Böylece hepsi komik karakterlere dönüştürülmüş.
Filmdeki vampir karakterleri, zihnimizdeki vampir imajından farklı. Bu son dönem, vampir filmlerinin çoğunda var. Burada onların insan kanı içemediğini görüyoruz. Öyle ki Dracula, insan kanının yağlı ve mikroplu olduğunu söylüyor. Dracula’nın insanlarla yaşadığı kötü bir deneyim sonrası kızı Mavis’i insanlardan korumaya çalışması tipik bir baba tavrını yansıtıyor. Dracula kızının büyüdüğünü de kabullenebilmiş değil henüz. “Eyvah kızım büyüdü” paniğiyle kendisi gibi olamıyor ve kızıyla doğru bir iletişim kuramıyor. Bu açıdan hikâye baba-kız ilişkisine derinlemesine odaklanıyor. Adam Sandler’ın Dracula’nın seslendirmeni olarak seçilmesindeki ana etken de, kız çocuğu babası olduğu için Dracula karakteriyle empati kurabileceği düşüncesidir.
Her şeyi mutlu sonla bitirme arzusundan dolayı canavarların insanlarla kaynaşmasının bir anda gerçekleştiği konusunda eleştiriler var. Bizce bu kısımda bir sıkıntı yok. Çünkü insanlar canavar festivali yapıyorlar ve bu festivaldeki her karakteri onlar gibi sanıp eğleniyorlar. Yani onların gerçek canavarlar olduğunu anlayan görünmüyor gibi. Dolayısıyla burada Dracula’nın Jonathan’a ulaşması için çok güzel bir çözüm verilmiş. Ki bunun da insanların eliyle gerçekleşmesi önemli. Bu noktada da canavarların ve insanların kaynaştığını söylemek zor. Ayrıca bu kaynaşmayı Jonathan ile Mavis arasında vermek bile hikâyenin mesajı açısında yeterli.
Filmin korku atmosferini daha iyi yansıtması için renk paleti itibariyle genellikle monokrom sahneler tercih edilmiş. Bu bakımdan ilk bakışta zengin mekan görselleri dikkat çekmese de lokal sahnelerde farkına varabileceğimiz detaylardaki yaratıcılık takdire değer.

gorsel7

Story artist Kaan Kalyon’ın başarısından bahsetmeden geçmeyelim. Bildiğiniz gibi bu tür projelerde story artist büyük bir öneme sahiptir. Sanılanın aksine sadece story artist, storyboard çizimiyle sınırlı kalmayıp filmde birçok beğendiğimiz sahnenin, mizansenlerin ve detayların arkasındaki yaratıcı beyindir. Bu bağlamda Kaan Kalyon da story artist’liğin hakkını fazlasıyla veriyor. Pocahontas, Aslan kral, Herkül gibi animasyon filmlerinde çalışan Kalyon, başyapıtlar serisine Hotel Transylvania’ı da ekliyor.
Sonuç olarak Hotel Transylvania, hem içerik hem teknik açıdan son dönemlerde en çok keyif veren filmdi. Ayrıca şimdiye kadarki en iyi animasyon listelerinde üst sıralarda yer almayı hak ettiği de su götürmez bir gerçek.

Yazanlar: Nefise Abalı, Eren Erdoğan